Var olan ya da olası doku hasarına eşlik eden veya bu hasar ile tanımlanabilen, hoşa gitmeyen duysal ve duygusal bir durum olarak tanımlanan ağrı, solunum, nabız, kan basıncı ve ateşten sonra beşinci yaşamsal bulgu olarak kabul edilmiştir. Diğerlerinden farklı olarak ağrı, tüm yaşamsal değerlere etki edebilmektedir. Ağrı, oluşturduğu fizyolojik ve psikolojik etkiler nedeniyle hastanın vücut direncini doğrudan azaltır. Beslenme ve su alım miktarının azalması, uyku ve dinlenme sürecinin bozulması, sosyal aktivitelerin kısıtlanmasına bağlı hormonal ve sinirsel değişiklikler olması gibi nedenler vücut direncinin azalmasının önemli nedenleri arasında sayılabilir. Ek olarak ağrı ile birlikte unutkanlık, dikkat eksikliği, kronik yorgunluk, depresyon, isteksizlik ve mutsuzluk durumları sıklıkla birliktelik göstermekte, doğal olarak hastanın yaşam kalitesi bozulmakta ve iyileşme süreci olumsuz yönde etkilenmektedir. Ağrı, bireysel bir durumdur, ancak hem hastanın, hem yakınlarının, hem de sağlık hizmeti sağlayıcılarının yaşam kalitesine doğrudan olumsuz yönde etki eder. Aynı şiddetteki ağrı kişiden kişiye, hatta aynı kişi içinde farklı zamanlarda farklı şekilde ve şiddette algılanabilmektedir. Bu farklılığın nedeni, ağrının temelinde birden fazla faktörün (etnik özellikler, yaş, cinsiyet, din, sosyokültürel çevre, ikincil kazanımlar, psikolojik durum, fizyolojik durum gibi…) yer almasıdır. Bazı ikincil durumların etkisi de ağrının algılanma şiddetinde ve toleransında değişiklikler oluşturabilmektedir. Doğum sancısının ya da dini ayinlerde acı hissetmenin kutsal olduğunun düşünülmesi ve ağrı kesici yapılmasının istenmemesi bunlara örnek olarak gösterilebilir.
Gelişi güzel ağrı kesici ilaç kullanımı ne yazık ki oldukça yaygındır. Bunun en önemli nedeni kısa süreli ve akut başlangıçlı ağrılara yapılan tedavilerin, uzun süreli ve kronik özellikteki ağrılarla bir tutulup rahatlatılmasına çalışılmasıdır. Aslında bu kullanım başlangıçta kabul edilebilir gibi görünse de zaman içerisinde yerini gereksiz ve/veya yanlış amaçlı ilaç kullanımına bırakmaktadır. Bu nedenle “basit bir ağrı nasıl olsa” diyerek rastgele ve kontrolsüz ilaç kullanılması hastanın şikayetlerinin gerilemesini sağlamayacağı gibi aksine şikayetlerin artmasına ve önemli organ hasarlarına yol açabileceği bilinmelidir.
Ağrı, daha önceleri sadece hastalığa ait bir bulgu olarak kabul ediliyor olsa da, günümüzde bu anlayış tamamen değişmiştir. Altta yatan bir sebep tespit edilsin ya da edilmesin, asıl hastalığın bulgularını gizlemediği ve tanısının konulmasını geciktirmediği sürece hastanın ağrısının tedavi edilmesi bir insanlık hakkı olarak kabul görmektedir. Bu nedenle, herhangi bir sağlık kuruluşuna ağrı şikayeti ile başvuran kişilerin ağrıları, bireysel özelliklerinden bağımsız olarak değerlendirilmeli ve tedavi edilmelidir.
Ağrı tedavisinin sağlık kurum ve kuruluşlarında yapılmasının önemi kadar, kronik ağrıların yönetiminde hastanın günlük yaşamında da etkili bir tedavinin sağlanması ve bulguların kontrol edilmesi de büyük önem taşımaktadır.
Bu nedenle yapılan tedavinin etkinliği ve oluşabilecek yan etkiler bakımından hastaların yeterince değerlendirilmesi ve tedavinin düzenlenmesi gerekir. Hastanelerdeki kullanımlardan farklı olarak, evde kullanılacak ağrı kesici tedavilerinde karşılaşılabilecek birçok zorluk bulunmaktadır. İlaçların dozlarının ve doz aralıklarının ayarlanması, yan etkilerinin ortadan kaldırılması, etkisiz olması halinde ilaç değişimlerinin yapılması ya da ek ilaç veya yöntemler eklenmesi gibi durumları hastane ortamı dışında yapabilmek genellikle çok kolay olamamaktadır.
Bu nedenle, sağlık kuruları dışında analjezik kullanılması bir miktar kontrol dışında ve yanlış olabilmektedir. Hastaların kendi doktorlarına ulaşabilmelerindeki her zorluk basamağı, ilaç kullanılmasında oluşacak bir yanlışı beraberinde getirmektedir.
Ağrı kesici kullanılması doktor kontrolünde yapılmalıdır. Ağrılı hastanın tedavisi sırasında hastanın yapması gerekenlerin yanı sıra hastanın doktorunun da önemli görevleri bulunmaktadır. Hastaya doğru tanının konulması, bu tanının hastaya doğru ve açık bir şekilde açıklanması, tedavi amaçlarının belirlenip hastaya bildirilmesi, etkin bir tedavinin acele şekilde başlanması, sonuçların izlenerek tedavi etkinliğinin değerlendirilmesi ve gerekli durumlarda ilaç tedavisinin yeniden planlanması bu görevlerin basamaklarıdır. Eğer hekimler bu görevleri doğru ve yeteri şekilde yapmazlar ise yanlış ve gereksiz ağrı kesici kullanılması artmaya devam edecektir.
Ancak, hastaların da hekimlerin bu sorumluluklarını yapabilmelerine olanak sağlayacak kontrollere gelmeleri ve önerilere dikkat etmeleri önemlidir. Geri bildirimlerin ve oluşan etki ve yan etkilerin dikkatlice takibi ve kaydedilmesi en etkili tedavinin yapılabilmesine olanak sağlayacaktır.
Ağrı kesicilerin doktor kontrolünde kullanılmaması en büyük yanlış olsa da, maalesef tek yanlış değildir. Son kullanım tarihi geçmiş ilaçların kullanılması, kullanılan ilaç sayısının artırılması ile daha fazla etkinin elde edileceği kanısı, ilaçların su dışında içeceklerle özellikle alkollü içeceklerle alınması, ilaç etkileşimlerine dikkat edilmemesi, ilaçların alınmasının yemek saatlerine indekslenmesi, ağrı şiddetlendiğinde ilaç alınması diğer önemli yanlışlar arasında sayılabilir.
Tarihi geçmiş ilaçların etkinliğinin azalması yanında diğer ilaçlarla etkileşimleri istenmeyen etkilere neden olabilecektir. Bu nedenle kullanılacak ilaçların son kullanım tarihleri mutlaka kontrol edildikten sonra kullanılmalıdır. Bir ilaç kullanmakla rahatlama olması aynı ilacın daha yüksek dozlarda alınması ile daha güçlü etki elde edileceği manasına gelmemektedir. Sık kullanılan ağrı kesicilerin yer aldığı steroid yapıda olmayan antiinflamatuar ilaçların temel özelliklerin biri olan “tavan etki” ağrı kesici özelliklerinin belirli dozdan sonra gözlenmediği anlamına gelmektedir. Bu dozun üzerinde alındığında diğer etkileri artsa ve ilaç etki süresi uzasa da ağrı kesici etkileri ne yazık ki değişmemektedir. Ancak bu yüksek doz kullanımın en önemli dezavantajı organ ve sistemlere oluşacak ciddi yan etkiler oluşturabilme ihtimalidir. İlaçlar su dışında diğer içeceklerle kullanılmamalıdır ve alınan diğer ilaçlar doktora bildirilerek ilaç etkileşimlerinden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.
Ağrı kesici ilaçlar, hastaların ağrıları değerlendirildikten sonra dikkatli olarak seçilmeli, hastaya tedaviyi nasıl kullanacağı detaylı şekilde bildirilmelidir. Ağrıların özelliği, kaynaklandığı dokular ve ne tür ağrı olduğu, bu ağrıya hangi türden ilacın kullanılması gerektiği doktor tarafından belirlenir ve ilaç tedavisi başlanır. Hastanın ilaç tedavisi sırasında yan etkileri ve bunlarla karşılaştığında ne yapması gerektiğini bilmesidir. Doktoru tarafından bilgilendirilen hasta ilaç tedavisi sırasında kendisini güvende hissedecek ve olası yan etkilerin oluşması halinde de bu etkilerin hızla bertaraf edilebilmesini sağlayacaktır.
Yanlış inanışlardan biri de enjeksiyon olarak yapılan ilaçların ağız yoluyla alınan ilaçlardan daha etkili olduğudur. Bu yanlış inanışın temelinde enjeksiyon şeklinde verilen ilaçların hızlı başlayan etkileri yatar. Aslında kullanılan ilacın dozu ve kana geçiş süresi dışında iki yol arasında bir fark bulunmaz. Bu nedenle kronik ağrı tedavisi alan hastalarda tedavide özellikle ağızdan alınan ilaçlar kullanılmaktadır. Bu sayede enjeksiyona bağlı gelişebilen can acıması ve enjeksiyon yerlerindeki steril apse ve sertleşmeler azaltılmaktadır. Ağrı kesiciler ağrı başladığında değil, ağrı başlamadan düzenli olarak alındığında daha az dozda kullanılsalar da ağrı kesilmesinde yeterli etki oluşturabilirler. Ağrı şiddetlendikten sonra alınacak ağrı kesicilerin hem daha geç etki ettiği hem de daha yüksek dozda kullanılmaları gerektiği bilinmektedir. Bu nedenle ilaçları doktor tavsiyesine göre düzenli şekilde ve belirtilen süre boyunca kullanmak önemlidir. Ağrı kesici kullanılması sırasında doktordan alınan bilgiler önemlidir. Bu dönemde ilaç kullanım talimatları dikkatlice okunmalı buralarda yazılı olan durumlardan şüphe edildiğinde doktor ile tekrar iletişime geçerek ne gibi önlemler alınması gerektiği tartışılmalıdır. Ancak, ilaç kullanma talimatlarının genel olarak ilacın içinde bulunan tüm bileşiklerine yönelik genel bilgilendirmeleri içerdiği, her yazılı olanın gerçekleşmeyebileceği gibi, yazılı olmayan yan etkilerin de görülebileceği akılda bulundurulmalı ve gerekli notlar yazılı olarak alınarak doktorla konuşulmalıdır. Toplumda sıklıkla kullanılmakta olan ağrı kesiciler, hızlı ulaşılabilen ve kolaylıkla elde edilebilen ağrı kesicilerdir. Ancak, bu durum yararlı gibi görünse de, ilaçların yeterli bilgisi olmayan kişilerce fazla miktarda ve sürede kullanılması önemli organ bozukluklarına neden olabilir. Mide barsak sistemi rahatsızlıkları, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında bozulmalar, kalp ve damar sistemi hastalıkları, kemik iliği fonksiyon değişiklikleri, solunum yolları aktivitelerinde reaktif değişiklikler örnek olarak gösterilebilir. Bu nedenle bu tür rahatsızlıkları olan kişilerin bu ilaçları kullanmaları gerektiğinde mutlaka kendi hekimleri ile temasa geçmeleri önerilir.
Sonuç olarak , ağrı kesicilerin kullanılması hafife alınamayacak derecede önemli ve dikkat gerektiren bir durumdur.
• Ağrı mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durumdur, ancak her ağrı herkeste aynı şekilde tedavi edilmeyebilir.
• Ağrı kesiciler mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır.
• Aynı ilaçtan birden fazla kullanılması ağrıyı daha fazla geçirecek inancı doğru değildir.
• Ağrı tedavisi hastanın ağrı durumuna göre dinamik olarak ayarlanan bir tedavi yöntemidir, gerekli durumlarda ilaç dozları artırılıp azaltılabilir ya da yeni ilaçlar eklenebilir.
• Ağrı kesicilerin kullanılmasında ilaç saatleri yemek öğünlerine göre ayarlanmamalıdır, saat aralıkları düzenli olmalıdır.
• İlaçları reçete eden doktora var olan tüm hastalıklar ve kullanılmakta olan ilaçlar tam olarak belirtilmelidir.
• İlaç kısa ürün bilgisi içinde yazılı olan şüphelenilecek bir durum olduğunda ilaç kullanımı durdurulmalı ve hızla doktorla iletişime geçilmelidir.
• Kullanılacak ilaçların son kullanım tarihleri kontrol edilmelidir.
• İlaçlar su dışında içeceklerle alınmamalıdır.
• Ağrı kesiciler eczanelerden elde edilmeli ve doktorlara danışılarak kullanılmalıdır