Sağlık Rehberi

Kalp Ritim Bozukluğu


Kalpte ritim bozukluğu, kalbin normal atışını düzenleyen elektriksel uyarıların gerektiği gibi çalışmaması sonucu kalbin çok hızlı, çok yavaş veya düzensiz atması durumudur. Ritim bozuklukları denilince akla öncelikle kalp hızının yüksek olduğu durumlar gelmektedir. Oysa sadece kalp hızının yüksek olduğu durumlarda değil düşük olduğu durumlarda da hastalar ciddi yakınmalarla doktora başvurabilmektedir. Ritim bozuklukları, hastalarda baş dönmesi, çarpıntı, göğüs ağrısı veya bayılma gibi belirtilere neden olabilir. Kalbin hızlı attığı veya yavaş attığı ritim bozukluklarının her ikisinde hastalar benzer şikayetlerledoktora başvurmaktadır. Bazen acil serviste çekilen bir kalp grafisi ile tanı konulurken bazen ileri tetkiklerin yapılması ve daha uzun süreli hastaya takılı kalan cihazların kayıt alması tanı için gerekmektedir. Önemli olan hastanın çarpıntı geçtikten sonra değil çarpıntısı sırasında hastaneye başvurması ve kalp grafisinin çekilmesidir. Bu klinik açıdan hekime yol gösterici olur. Hastanın belirtilerinin kalp grafisi ile ilişkisi tanı koymada veya tanıdan uzaklaşmada önemli role sahiptir. Tanı konulduktan sonra kimi ritim bozuklukları için çeşitli manevralar tedavinin birinci basamağı iken, çoğunlukla ilaç tedavisi damardan veya ağızdan gerekmektedir. İlaç tedavisi ile kontrol altına alınamayan çarpıntıları ise ön tanıya bağlı olarak elektrofizyolojik çalışma ile tanılarının kesinleştirilmesi ve aynı seansta yakma veya soğutma gibi yöntemlerle kalpteki kısa devreye neden olan bölgelerin ortadan kaldırılması veya kalple ilişkisinin kesilmesi sağlanmaktadır. Bu tip tedavilerin ise uzman ellerde yapılması yan etki olasılığının ve tekrarlama olasılığının azaltılması açısından önemlidir. Merkezimizde bu tür ritim bozukluklarıyla ilgili çalışma yapılmakta olup, hastalarımıza gerektiği zaman en iyi tedavi seçeneğini sunmaya devam edeceğiz

Acil durumlarda hastanın bilincinin olmadığı durumlarda kalp masajı ile beraber şok cihazıyla ritmin geri çevrilmesi ile tedavi sağlanabilir. Hasta hayata döndürüldükten sonra altta yatan sebeplerin araştırılması gerekmektedir. Bunun için; Elektrokardiyografinin yanında ileri tetkik olarak ekokardiyografi, 24 saatlik holter monitörizasyonu, koroner anjiyografi veya elektrofizyolojik çalışma planlanabilir.

SUPRAVENTRİKÜLER TAŞİKARDİ: Özellikle genç hastalarda ani başlayıp ani sonlanan, alkol, çay, kahve, sigara ve yorgunluk ile tetiklenebilen ve sıklığı hastadan hastaya değişen çarpıntı ataklarıdır. Çarpıntı sırasında göğüs ağrısı, ani tansiyon düşüşü, baş dönmesi veya bayılır gibi olma şikayetleri olabilir. Bu tür ritim bozuklukları kalpte yüksek hıza neden olurlar, hız ne kadar yüksekse hastada o kadar endişeli olur ve çarpıntının bir kez daha tekrarlayacağından veya ölüme neden olacağından endişe eder. Halbuki bu durum kalp durmasına neden olmaz, çoğunlukla iyi seyrederler. Tanıda çarpıntı sırasında çekilen kalp grafisinin önemi büyüktür. Derin nefes alıp ıkınma, derin öksürme, boyun damarına yapılacak kısa süreli masaj ile bu çarpıntılar sonlandırılabilir. Bunların fayda etmediği durumlarda ilaç tedavisi ikinci seçenektir. Acil serviste damar yolundan yapılan ilaçlarla normal ritim sağlandıktan sonra atak sıklığını azaltmak için ağızdan tedaviler başlanabilir. Hasta bu tedaviler başlandıktan sonra mutlaka bir kardiyoloji uzmanına kontrole gitmeli, yapılacak ek tetkikler ile altta yatan hastalığın tanı alması ve zaman geçmeden tedavisine başlanması önemlidir. Hastanın ilaç sonrası kontrollerinde de ritim bozukluğu sık tekrarlarsa hastaların büyük bir kısmında çarpıntının tamamen ortadan kalkmasını sağlayan “radyofrekans ablasyon” yani “yakma” tedavisi önerilmektedir. Elektrofizyolojik çalışma, kalpteki kısa devrenin nerede olduğunu bulma amaçlı yapılan, lokal anestezi eşliğinde, çoğunlukla kasık ve boyun toplar damarlarına konulan kateterler ve kalbe iletilen özel teller yardımıyla özel bir bilgisayar sistemi kullanılarak yapılan bir testtir. Bu çalışma ile hastanın hissettiği çarpıntının laboratuar koşullarında tekrarlanması, bu çarpıntının nereden kaynaklandığının gösterilmesi amaçlanır. Tanıdan emin olunduktan sonra hastanın çarpıntısına neden olan kısa devreler radyofrekans kullanılarak ısı enerjisi ile yakılmakta ve ritim bozukluğunun tedavi edilmesi sağlanmaktadır. Neredeyse yüzde yüze yakın kür sağlayan bu tedavi bazı hastalarda ilaç tedavisinden önce ilk seçenek olarak uygulanabilmektedir. Hastanemizde yıllardır deneyimli hocalarımızca yapılmakta olan bu tedavi yönteminden sonra hastanın ilaç kullanmasına gerek kalmaz ve hayatına kaldığı yerden devam edebilir.

ATRİYAL FİBRİLASYON : Yaşlılarda daha çok görülür ve ritmin hızlanmasıyla beraber aynı zamanda ritimde düzensizliğe de neden olur. Genç hastalarda görüldüğünde de benzer belirtilere neden olabilmekte ve yaşam kalitesini önemli derecede bozabilmektedir. Bu ritim bozukluğu bir öncekine göre daha farklı bir öneme sahiptir.

Çoğunlukla ileri yaşta görülen bu ritim bozukluğunda kalbin kulakçık kısmında pıhtı oluşup vücudun değişik organlarına en sık olarak da beyne pıhtı atması söz konusu olabilmektedir. Hastanın herhangi bir uzvunda güçsüzlük veya hiç oynatılamama, bilinç kaybı, konuşma bozukluğu, dilde peltekleşme gibi belirtilerle kendini belli eden bu durumu engellemek amacıyla diğer ritim bozukluklarından farklı olarak tedavilerinde kan sulandırıcı tedavisi de almaları gerekmektedir.

Bu tür hastalar yakın kardiyoloji kontrolünde olması gereken hastalardır. Kullandıkları ilaçların kanı inceltmesi nedeniyle kanatıcı özellikleri de bulunduğundan doktorunun çağıracağı belirli sürelerde mutlaka kontrollere gelinmelidir. Hastaların çarpıntısının arttığı dönemlerde yol yürümede sıkıntı, çarpıntı ve nefes darlığı gibi belirtiler oluşabilmektedir. Başlanacak tedavi iki unsuru hedefler; 1- hastanın ritim bozukluğu uzun süredir mevcut değilse hastayı normal ritmine döndürüp normal ritimde takip etmek, 2-Hastadaki ritim bozukluğu uzun zamandır var ise ritim bozukluğunun kalıcı olduğuna kanaat getirip kalp hızını kontrol altına almaktır. Her ihtimalde de hastanın özel puanlama sistemlerinde risk profili çıkartılıp, inme açısından riski yüksekse kan sulandırıcı tedavi verilmesi gerekmektedir.Hastanın çarpıntıları sıklaştığında çoğunlukla ritim bozukluğunun hızı kontrol altında değildir, kalp gereğinden fazla çalışıyordur,bu tür durumda mutlaka ilaç tedavisinin düzenlenmesi bazen de ilaç değişikliği yapılması gerekmektedir. Ritim düzenleyici ilaçların verildiği bu tür durumlarda hasta bunlardan da fayda görmez ise çeşitli komplike üç boyutlu haritalama yöntemleriyle yakma veya “kryoablasyon” denen özel bir yöntemle soğutarak ritim bozukluğunun ortadan kaldırılması sağlanabilir. Kontrolü zor olan bu ritim bozukluğunu deneyimli kardiyologların ellerinde yakma veya soğutma tedavisi ile % 60-70 oranında çözümü olabilmektedir. Bu tür işlemlerin yan etkilerinden korunmak amacıyla işlemlerin deneyimli ellerde yapılması önem taşımaktadır.

VENTRİKÜLER TAŞİKARDİ: Diğerlerinden farklı olarak hayati tehlike de içeren bu ritim bozukluğunda kalbin karıncıklarının çok hızlanması ve kalpten bağımsız olarak yüksek hızlarda kendi başına çalışması, sonunda da kalp durmasına neden olabilir. Bu ritim bozukluğu daha çok kalpteki yapısal bir bozuklukla beraberdir. Hasta, ya daha önceden bir kalp krizi geçirmiş ve kalpte bir kısım doku ölmüştür ki bu hastalarda sıklıkla kalp yetersizliği de görülmektedir, ya da doğuştan gelen veya genetik bir takım kalple ilişkili hastalığı mevcuttur. Hastada yine benzer şikayetlerle birlikte bayılma veya ani kalp ölümü görülebilir. Bu tür durumlarda hasta acil servise ne kadar erken getirilirse hayatta kalma şansı o kadar artar. Hastada altta yatan neden tedavi edildikten sonra da risk devam ediyorsa, ritim bozukluğunu önleyici tedavi de dahil olmak üzere çeşitli ilaç tedavileri verilmektedir. Ancak hayati öneme sahip olan bu ritim bozukluklarında hastanın bazen ikinci bir şansı olmayacağı için “şok verme özelliği olan kalp pillerinin” takılması gündeme gelmektedir. Ani kalp ölümü yaşayıp kurtulan hastalarda sigorta görevi görecek olan bu cihazlar hastada devamlı kalp ritminin monitörizasyonunu sağlamakta ve hayatı tehdit eden bir ritim bozukluğu saptandığında da uygun tedavi yöntemiyle doğrudan kalbin içine konulan bir tel vasıtasıyla ritmi normale döndürülebilmektedir. Cihazda depolanan bu kayıtlar özel pil kontrolü cihazları yardımıyla incelenebilmekte ve gün gün saat saat hastanın yaşadığı ritim problemleriyle ilgili net bilgiler elde edilmektedir. Şok verme  özelliği olan kalp pillerinin takılması ilaç tedavisinin kesilmesi anlamına gelmez, bu hastalar çoğunlukla ritim bozukluğunun tekrarını önleyici veya altta yatan hastalığın ilerlemesini önleyici ilaçlar kullanmaktadır.

Kalp hızı belli değerlerin altına düştüğünde ise böbrek ve beyin gibi önemli organlara kan akışı azalacağından bu sorun sistemik sonuçları olan bir tabloya dönüşebilir. Acile veya polikliniğe bu şikayetlerle başvuran hastalarda hemen elektrokardiyografi çekilip ritmin değerlendirilmesi ve ritim bozukluğunun türüne göre damardan kalbi hızlandırabilecek ilaç tedavisinden boyun damarından geçici pil takılmasına kadar geniş bir yelpazede tedavi planlanması yapılmaktadır. Hastaların düşük kalp hızları bazen kullandıkları ilaçlarla ilişkili, bazen yedikleriyle, bazense geçirdikleri cerrahi operasyonlarla ilişkili olabilmektedir. Altta bu tür bir neden yokken de özellikle ileri yaşı olan hastalarda kalpteki ileti sisteminin yaşlanmasından ötürü bazı unsurları çalışmaz ve kalp hızının düşmesine neden olabilir.

Ritim probleminin nedeni saptanıp ortadan kaldırıldığı halde düşük kalp hızı devam ediyorsa ve hastanın günlük yaşamını veya hayati organların beslenmesini etkileyecek boyuttaysa, o zaman tedavide “kalıcı kalp pilleri” önerilmektedir. Şok verici kalp pilleri gibi anjiyografi laboratuarında sol omuz bölgesindeki damarlar kullanılarak kalbe teller takıp bu teller ile kalbin uyarılması sağlanmakta, böylelikle hastanın ritmi kalp pili ile sağlanmaktadır. Kısa süreli veya bilinen bir nedene bağlı kalpte yavaşlama var ise 24 saatlik holter monitörizasyonu veya hadise kaydedici gibi ileri tetkikler kullanılarak ritim bozukluğunun ne kadar sık olduğu ve günlük yaşama etki edip etmediği hastanın şikayetleri doğrultusunda incelenmektedir. Bunlar incelendikten sonra gerekli olan hastalar yine kalıcı kalp pili takılması amaçlı yönlendirilmektedirler.