Çocuklar 3 yaşında ilk çocukluk döneminden çıkıp, oyun çağı dönemine girmektedir. Bundan önce anneye bağımlı ve ondan ayrılmak istemiyorken artık arkadaş aramaya, hayali oyunlar oynamaya başlarlar. 3 yaşından önce, henüz dil ve motor gelişimleri üzerinde denemeler yapan çocuk, 3 yaşında bu konularda artık bir uzman haline gelmiştir. Tuvalet eğitimini kazanmıştır. Artık ondan “Ben yapacağım!” cümlesini daha çok duymaya başlamışızdır. Ayrılık kaygısı bu yaşta azalır. Kendi yaşıtı çocuklar ilgisini çekmeye başlar. Onların oyunlarına katılmaya çalışır. Denemeler yapar. Bu yaşta artık sizin oyunlarınız ona yetmemeye başlar. İşte bu yaş, bu nedenlerle tam da kreş zamanıdır, çünkü kreş artık kendi başına bir şeyler deneyebileceği, yaşıtlarıyla oyun oynayabileceği, gelişebileceği, kuralları da beraberinde öğreneceği bir yerdir.
Kreşe giderse sık hastalanır mı?
Çocuğunuzun bağışıklık sistemi 3 yaşında artık daha gelişkin hale gelmiştir. Bu nedenle enfeksiyon riski de daha azdır. Çocuğunuz ilk birkaç ay enfeksiyon geçirebilir fakat unutmayın kreşe gitmezse bu enfeksiyonlar onun karşısına ilkokulda çıkacaktır ve bu durum onun okula gidememesine ve eğitiminin aksamasına neden olacaktır. Hastalıklarla mücadelenin bu yaşta yapılması, onun ilkokulda daha az hasta olmasını sağlar ve akademik başarısının da hastalıklardan etkilenmesinin önüne geçer. Bununla birlikte göğüs hastalıkları uzmanları da çocukların kreşe erken gitmesini önermektedir. Onların bildirdiklerine göre kreşe erken giden çocuklarda alerji görülme oranları da daha az olmaktadır.
Benim çocuğum benden hiç ayrılamıyor…
Eğer böyle düşünen ve bu nedenle kreşe başlamaktan kaygı duyan bir ebeveynseniz bu durum tam da kreşe başlaması gerektiğini gösteren bir işarettir. Ayrılık kaygısı ilk belirtilerini 6 ayda gösterir. 1,5 yaşında pik yapar ve 3 yaşında azalır. 6 yaşında tekrarlayacak bu kaygı eğer 3 yaştan sonra hala devam ediyorsa çocuk-ergen psikiyatri kliniklerinde çokça görülen ayrılık kaygısı bozukluğu hastalığı için aday bir çocuğunuz var demektir. Bir çocuğun ayrılık kaygısı bozukluğu geçirmemesi için anneden ayrışması, tek başına korkularıyla yüzleşmesi gerekir. Anneden ayrışma yani başka bir deyişle kreşe gitme ne kadar erken yaşta yapılırsa, çocuğunuzun ileriki hayatında herhangi bir kaygı bozukluğu geçirme riski de azalmaktadır. Tabii bu ayrışma için çocuğun oyun çağına geçmesi beklenir. Ayrılık kaygısı yaşayan çocuğun kreşe başladığı dönemde birdenbire anneden ayrılmasını bekleyemeyiz. Bunun için olumlu pekiştirme ya da kademeli ayrışma gerçekleştirilir. Örneğin, çocuk kreşe önce sadece 1 saat sonra yavaş yavaş daha uzun süreler için götürülür, kreşteki eğlencenin tadı damağında bırakılır böylece daha çok kreşe gitmek istemesi sağlanır ya da anne başlangıçta bir süre kreşte bekler ve çocuk alıştıkça anne yavaş yavaş kreşten uzaklaştırılır. Bununla birlikte anne-çocuğun ayrılık seremonisi ne kadar uzun tutulursa çocuğun ayrılık kaygısının da o kadar uzun süreceğini biliyoruz. Bu nedenle ayrılık seremonisi olabildiğince kısa tutulmalıdır. Tabii bu ayrıştırma yapılırken evde de ayrışma sağlanmalıdır. Çocuk psikiyatristleri bebeğin 8 aya kadar anne ile aynı odada yatmasını, sonra ise kendine ait bir odaya geçmesini önermektedir. Eğer çocuğunuz kreşe gitmekten korkan, sizden ayrılamayan bir bebekse ve hala sizle yatıyorsa biran önce yatakları ve tabii ki odaları ayırmalısınız.
Çocuğumun tuvalet eğitimi hala yok…
Üç yaşına gelmiş olan çocuğunuzun tuvalet eğitimi yoksa bunun nedeni ortaya çıkarılmalıdır. Çocuklardaki gelişme gerilikleri, kaygı bozuklukları, uygun olmayan tuvalet eğitimleri çocuğun tuvalet eğitiminin gecikmesine neden olabilmektedir. Toplumumuzda tuvalet eğitimi genel olarak 2 yaşında verilmekle beraber çocuk psikiyatrisinde 4 yaşa kadar kaka, 5 yaşa kadar çiş kaçırma normal olarak değerlendirilir. Her çocuk birbirinden farklıdır. Tuvalet eğitimi verirken çocuğun özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bununla birlikte eğer çocuğunuzun tuvalet eğitimi alamamasının sebebi kaygıysa, kreş bu konuda size çok yardımcı olacaktır. Kendi gibi çocukların korkmadan tuvalete gittiğini görmek, onların bezlerinin olmadığını fark etmek, onları gözlemlemek açısından kreş çok uygundur.
Çocuğum konuşamıyor. Orada kendini daha kötü hissetmez mi?...
Normal çocuk gelişiminde, 1 yaşta kelimeler duyulmaya, 2 yaşında iki kelimeli cümleler kurulmaya başlar. Üç yaşına gelen çocuk ortalama 250 kelime bilir ve 3-4 kelimeli cümleler kurabilmektedir. Konuşma gecikmesi çocuklarda orta kulak yolu iltihabından, gelişimsel konuşma gecikmesine, zeka geriliğinden, otizme kadar birçok sebeple ortaya çıkabilmektedir. Eğer çocuğunuzda bir konuşma gecikmesi tespit ettiyseniz “Nasıl olsa konuşur”, “Babası da geç konuşmuştu” gibi söylemlere bakmadan hemen bir çocuk psikiyatristine gitmelisiniz. Orada yapılacak olan muayene ve testler sonrasında hekiminiz sizin için en uygun tedaviyi söyleyecektir. Bununla birlikte çoğu zaman bu tedavinin bir parçası da çocuğunuzun kreşe gitmesi olacaktır. Çünkü kreş çocuğunuzun kendi ürettiği kelimeleri kullansa bile anlaşılamayacağı, konuşmak zorunda kalacağı ve yaşıtlarının konuştuğunu görünce cesaretinin artacağı, daha önce ebeveynlerden duymadığı kelimeleri duyabileceği bir yerdir. Kreşe gönderilemeyen durumlarda ise bu çocukların mutlaka oyun gruplarınca desteklenmesi gerekmektedir. Çünkü çalışmalar göstermiştir ki, çocuk ne kadar uyaran alırsa gelişimi de o kadar hızlanır.
Çocuğum diğer çocuklara zarar veriyor, paylaşamıyor ki…
Çocuğunuz başkalarına ve kendine zarar veriyorsa, mutlak disiplinle eğitim alması gerekir. Evde disiplinle ilgili açıklar varsa, “Sana vurana sen de vur” deniliyorsa, evde tutarsızlıklar varsa, kuralların belirgin olduğu, herkese eşit davranılan, tüm iyi davranışların pekiştirildiği bir ortam, ebeveynlere disiplini tekrar sağlamak için yardımcı olacaktır. Bu ortamların en iyisi de kreşlerdir. Birçok aile “Biz hiç yemek yediremiyoruz/uyutamıyoruz ama kreşte kendi başına yiyor/uyuyormuş, Tüm tabağını bitiriyormuş” der. Hatta annelerden “Benimle oynarken 5 dakikada sıkılır ama okulda çok uzun oynayabiliyormuş” dediklerini çok sık duyarız. Başka bir deyişle kreş; toplumsal, bilişsel, duygusal gelişim için çok elverişli ortamlardır. Çocuk oyun çağına geldiğinde kreşte evdekinden daha iyi gelişir.
Ona kreşe gideceğini söylemeli miyim?
Çocuğunuzu kreşe göndermeye karar verdiyseniz bunu ona önceden haber vermek kaygısının önüne geçmek için gereklidir. Kreşe gideceğini söylerken “Seni orada bırakacağız, orada tek kalacaksın” gibi söylemler yerine “Orada oyun oynayacaksın, yeni arkadaşlar edineceksin” demek daha uygundur. Bununla birlikte kreşi olduğundan daha iyi bir yer olarak göstermek de çocuğun kaygılarını arttırır. Kreş seçimi yapılırken, kreşin ona da gösterilmesi onun kreşi daha iyi anlamasına yardımcı olacaktır: Henüz işlem öncesi dönemde olan bilişsel gelişimi gereğince kreş ne kadar somut anlatılırsa çocuk, kreşi o kadar iyi anlayacaktır.
Kreşe başlama zamanı geldiğinde çocuğunuzun oraya alışması biraz zaman alacaktır. Bu kreşe alışma dönemi çocuktan çocuğa farklılık gösterir. Bazı çocuklar 1 haftada alışırken bazıları 1 ayda ancak uyum sağlayabilmektedir. Uyum sürecinin sağlıklı bir şekilde atlatılabilmesi için yapılması gereken tutarlı ve kararlı olmaktır. Anne ve babanın fikir farklılıkları çocuğu etkiler ve kreşle ilgili düşüncelerinin sağlıksız olmasına neden olur. Bir kere kreşe başladı mı artık zorunlu haller dışında geri dönüş yapılmamalıdır. Bundan sonra kreşe gideceği net bir şekilde anlatılmalı, bununla birlikte duygularına empatik olarak yaklaşılmalı, çözüm yolları birlikte konuşulmalıdır. Bir ayı geçen uyum sorunlarında yine bir çocuk psikiyatristinden yardım almakta fayda vardır. Bununla birlikte kreşe alışmış çocuklarda, kreşe gitmekle ilgili uyum sorunları tekrar görülebilir. Uzun yaz tatilleri ve/veya hastalık nedeniyle kreşe gidilmeyen günler sonrası tekrar kreşe uyum sağlamak için bir bocalama yaşanabilir. Bu dönemde de gerekli olan, kararlı bir şekilde kreşe gönderilmesi, başarılı olunamadığı durumlarda çocuk psikiyatristinden yardım alınmasıdır.
Unutulmamalıdır ki, çocuk yetiştirirken anne baba olarak görevimiz; bağımsız, kendi ayakları üzerinde duran; özgüven sahibi; sorunların üstesinden kendi başına gelmeyi öğrenmiş çocuklar yetiştirmektir. Bu nedenle yapmamız gereken oyun çağına gelmiş her çocuğu kreşe göndermektir.